Ey Sevgili! En Sevgili! Aşkımın tahtına oturan, naz makamının efendisi... Dünya insanın sana muhtaç anları, Nisan sabahlarıydı. Senin olmadığın iklimlerin yağmurları bulanıktı. Ötelerden bir rahmet düşmüyor, gönül yamaçları baharı bilmiyordu. Kâinata teşrifinle gönüller cennet yamaçlarının rengini aldı. Ve hayat çeşmesinin ufukları damla damla görünmeye başladı...
Ne büyük şerefti seni bilmek... Seni bize bildiren Rabbe şükürler olsun! Adını konuşmaya başladığımız zaman öğrendik. İlk ezberlediğimiz belki senin ismindi. Doğduğun yer, hicretin ve Rabbimin izniyle Seni himaye eden mesti büyüklerin. Sonra mübarek annelerimiz olan zevcetül-kübraların ve sana evlat olma şerefine erişen çocuklarının isimleriydi öğrendiklerimiz. Daha ufacık bir çocukken, oturmuştun yüreğimizin en güzel yerine... Ya biz, Sana layık bir ümmet olabilmiş miydik acaba? Şimdi bu ızdırabı yaşıyorum.
Gönül heybemde gözyaşlarım, yürek tezgâhımda işlenen sancılarım ve senden dilendiğim şefaatin var dilimde. İçim en derin yerinden sızlıyor. Öyle bir sızı ki sese versem kim bilir deli divane derler. Varsın kimse duymasın haykırışımı... Bu hicranımı sana ulaştırmak istiyorum ben...
Ey! Kendisine yollanan selamları işiten vefalı dost. Sana ümmet olmak için seni sevmek yeterse eğer işte ben seviyorum... Elbette seviyorum… Mutlaka seveceğim. Nasıl sevmem? Kalbimin bütün zincirleriyle nasıl bağlanmam Sana?
Kimler seni ölesiye sevmedi ki, Ya Resullah! Hz. Bilal'e kızgın kumlar üzerine dayanma gücü veren, sana olan bağlılığı ve sevgisi değil miydi? Hz. Ebu Bekir’e” anam, babam sana feda olsun Ya Resullah” dedirten bu sevgi değil miydi? Ay sana olan muhabbeti yüzünden ikiye bölünmemiş miydi? Güneş Ya Resullah! Gözlerinin içine sevgiyle kilitlenmemiş miydi kendisine birşey emretmen için? Hurma kütüğü hıçkırıklara boğulmamış mıydı kendisini bıraktığını düşünüp? Ya Hz. Musab, sana olan sevgisi yüzünden Cenabı Hak tarafından şahadet mertebesiyle ödüllendirilmemiş miydi?
Nasıl sevmem? Elbette seviyorum, mutlaka seviyorum ve seveceğim bir ömür boyu... Daha niceleri efendim. Daha nice kalp Seninle, sevginle dolmamış mıydı? Sevginle dolup mübarek olmamış mıydı? Mübarek sevgin daha nice kalbe ışık olup hayat vermemiş miydi? Bir güvercin seni korumak adına türlü oyunlar oynamamış mıydı sevginsiz kalanlara… Ve ispatlamamış mıydı, sevginsiz kalan yüreklerin boş, gözlerin kör olduğunu. Ve hepsinden önemlisi Cenabı Hak sana olan sevgisini' Seni yaratmasaydım, bu âlemleri yaratmazdım' diye ifade etmemiş miydi?
Sevginle doluyum Ya ResullALLAH! Yüreğime hayat, gözlerime ışık olur musun? Bir hurma kütüğü kadar olmayan muhabbetimi kabul eder misin? Sen özümsün, tutkun oldum sana, Ya ResulALLAH! Beni de yoluna kurban olanların içine alır mısın? Şemsiyende gölgelendirir misin; Aşkınla hasretinle kavrulmuş yüreğimi? Duy lütfen feryadımı, tut elimden, ümmetin olmak istiyorum.
Ey özümüz kor düşüren ateşli yürek! Biliyor musun göz pınarlarımda kuru çorak çöller gibi, kupkuru. Gözlerime rahmet damlaları yağması için yağmuruna ihtiyacım var. Ne olur yağ yağmur gibi çorak gözlerime çisil çisil...
Ya ResulALLAH tut elimden. Kurtar beni hiçlik çöllerinden. Hâlbuki ne kadar çok istemişimdir sana sırılsıklam bir bakış olmayı, seni bahar ikliminde yaşayıp, aşk kokan güllerin içinde bir dikende ben olmayı…
Bulutların kendisine rehberlik ettiği nazlı Sultanım! Senin gül devrine yetişemedim, oturamadım dizlerinin dibine oysa elest meclisindedir sana tutkunluğumuz, sevgimiz vurgunluğumuz...
Hüzünlüyüm ama bir o kadar da umutluyum. Senin devrinde yaşayan, O gül nefesinle hayat bulan kutlu insanlara arkadaşım diyordun. Oysa biz ahir zamanın garip insanlarına biz çağın yetimlerine” kardeşlerim” diye hitap ediyorsun Beni de beni de onların içine kabul ediyor musun?
Yarım kalmış yanımı tamamlayan sevgili! Zamanımız çok çetin, sana çıkan yollar sarp. Yolu görüyoruz ama öncümüz yok. Biz gurbette mahsun, yaşlı gözlerimiz ışığa muhtaç. Senden ayrı gözlerimiz dolu, buğulu...
Biz senin için ağıt yakanlarla, ateşe atılmak isteyen İbrahimlerle, gökte yankılanacak “taleal bedrularla” imdadımıza yetişeceğin günün hasretini çekmekteyiz.
Ey sevgili, En sevgili, Ey gönüller Fatihi! Elimizde bir demet gül seni beklemekteyiz...